SUBÜ Deprem Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Elazığ ve Malatya’da sürdürülen inceleme çalışmaları tamamlandı. DAMER Müdürü Kırtel, malzeme kalitesi, işçilik uygulamaları ve denetim eksikliğinin hasar ve can kaybının ana nedeni olduğunu ifade ederken; Rektör Yardımcısı Çağlar, Sakarya’da bir an önce deprem senaryosu yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Deprem Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DAMER) tarafından Elazığ’da yaşanan depremin ardından bölgede yapılan çalışmalara yönelik değerlendirmeler, Spor Bilimleri Fakültesi Dekanlığı’nda yer alan lokalde düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. Toplantıya Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naci Çağlar, yapı-zemin etkileşimi ve betonarme yapılar üzerine çalışmalar yürüten DAMER Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Osman Kırtel, geoteknik ve zemin incelemeleri üzerine çalışan Dr. Öğretim Üyesi İsa Vural, yapı malzemeleri, onarım ve güçlendirme üzerine çalışan Dr. Öğretim Üyesi Ali Sarıbıyık, betonarme yapıların deprem performansının belirlenmesi üzerine çalışan Dr. Öğretim Üyesi Elif Boru ve betonarme yapıların onarım ve güçlendirmesi üzerine çalışan Dr. Öğretim Üyesi Yusuf Sümer katıldı. Toplantıda elde edilen bulgulara yönelik olarak DAMER Müdürü Kırtel, depremin Sakarya’ya yönelik çıktılarına ilişkin olaraksa Rektör Yardımcısı Çağlar tarafından bir sunum gerçekleştirildi. Genel değerlendirmelerin ardından basın mensuplarının soruları cevaplandırıldı.
Uzman ve dinamik bir merkez
DAMER’i alanında uzman, genç ve dinamik isimlerle kurduklarını belirten Rektör Yardımcısı Çağlar, “Merkezimizde deprem raporları hazırlamaya ve vatandaşlarımızı bilinçlendirmeye gayret ediyoruz. Kısa süre içerisinde bu anlamda konferans ve seminerlerimiz de başlayacak. Stratejik plan çalışmalarına destek oluyoruz. Sakarya’da oluşturulabilecek deprem senaryosuna katkı sağlamak istiyoruz. Bu çabalarımızı bölümlerimize de yayacağız. Bu amaçla Sağlık Bilimleri Fakültemiz bünyesinde Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü’nü lisans düzeyinde, Akyazı Sağlık Meslek Yüksekokulu’nda ise ön lisans düzeyinde hayata geçirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
Müdahale vakti geldi ve geçiyor
Her deprem sonrası benzer sorunları gözlemlediklerini ve rapor ettiklerini söyleyen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naci Çağlar, “Bu sorunlar Marmara Depremi sonrası bölgemizde de vardı. Elazığ’da da var. Artık müdahale vaktinin geldiği ve geçtiği görülüyor. Mevcut yapılar depreme güvenli hale getirilmeli. Risk belirlenmeli ve azaltılmalı. Yeni yapılacak binalar deprem yönetmeliğine uygun yapılmalı. Sakarya’nın depremsellik ve zemin yapısı dikkate alındığında özel bir konumu var. Yakın şehirlerde olan depremlerden de bu nedenle etkilenecek. İyileşme çalışmalarını bir an önce tamamlayarak hazır hale gelmemiz gerekiyor. Birçok ilde deprem senaryoları yapıldı. Sakarya’da da yapılması gerekiyor. Zemin özelliği ve yapı envanteri çıkarılarak olası yapı hasarlarının nerelerde ne oranda olacağına dair ön tahmin ortaya çıkarılmalı. Sakarya’da 1998 öncesi yapılan yapılarda 1967 ve 1999 depremlerini yaşayan yapılar var. Deprem atlatan bu binalarımızda örneğini Elazığ’da merkeze 45 kilometre mesafede bulunan ve yerle bir olan Mavi Göl Apartmanında gördük. Bu binalar da incelenmeli ve depreme hazır hale getirilmeli.”
Yapılar 1975 yılındaki yönetmeliği bile uymuyor
Deprem bölgesinde betonarme ve yığma yapılarda, bölgedeki yapı stoğunda ilgili standart ve yönetmeliklere uymayan beton karışımlarının kullanıldığını tespit ettiklerini belirten DAMER Müdürü Kırtel, “Ayrıca beton içerisinde olmaması gereken malzemelerin kullanıldığını, yeterli seviyede pas payları bırakılmayarak yapıların korozyona uğratıldığını gördük. Yapılar malzeme kalitesi bakımından 1975 Deprem Yönetmeliğine bile yaklaşamıyor. Yine 1975 Deprem Yönetmeliği binalarda etriye sıklaştırması yapılması gerektiğini söylüyor. Biz 2002 yılında inşa edilen Sivrice Merkez Cami’nin kolonlarında yeterli etriyelerin olmadığını, kanca ve bağlantılarının uygun olmadığını, donatı kenetlendirmelerinin yapılmadığını gördük. Özellikle tesisat borularıyla kirişlerin, perdelerin, kolonların kırılarak geçildiğini tespit ettik. Yığma yapıların birçoğu ise alelade ve geleneksel yöntemlerle mühendislik hizmeti alınmadan yapılmış. Elazığ merkezde mühendislik hizmeti alan yığma yapılarda büyük bir hasar gözlemlemedik. Mühendislik hizmeti alan yapılar daha az hasarla atlatabilirdi. Ortaya çıkan tabloda kalitesiz malzeme, kötü işçilik ve denetim eksikliğinden kaynaklı büyük yapı hasarı ve can kaybının meydana geldiğini bir sonuç olarak ifade edebiliriz. Büyük oranda bu nedenlerden kaynaklı hasar gören yaklaşık 19 bin bina yıkılacak.” DAMER tarafından hazırlanan rapora ‘https://damer.subu.edu.tr/tr/raporlar’adresi üzerinden ulaşılabilir.