SUBÜ Konuşmaları’nda 4’üncü sezonun ilk konuşmacısı olan Dijital Yayıncı Adem Metan, dijital iletişimde gelinen noktada artık kullanıcının içeriğe değil, içeriğin kullanıcıya ulaşması gerektiğini vurguladı. Metan ayrıca sokaktan kopan insanların dijital iletişimde başarılı olma ihtimallerinin olmadığını söyledi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nda 4’üncü sezon, Dijital Yayıncı Adem Metan’ın konuşmacı olarak katıldığı ‘Dijital İletişim’ başlıklı ilk söyleşiyle başladı. Aynı zamanda tüm sezonlardaki SUBÜ Konuşmaları’nın 33’üncüsü olan söyleşinin moderatörlüğünü İletişim Koordinatörlüğü’nden Öğretim Görevlisi Ömer Çiçek üstlendi. Söyleşide dijital iletişimin sunduğu imkânlar, iyi bir içerik üreticisinin izlemesi gereken yollar, hedef kitle, beklentiler, farklı sosyal medya mecralarının dijital iletişimdeki etkisi ve içerik üreticisinin nitelikleri gibi konular ele alındı. Metan ayrıca ileride YouTuber olmak ya da dijital iletişim alanında kariyer yapmak isteyen öğrencilere tavsiyelerde bulundu.
Dijital iletişimde süreklilik çok önemli
Türkiye’de radyoculuğun çok kıymet gördüğü dönemlerde radyoculuk yaptığını belirten Dijital Yayıncı Adem Metan, “Hayatımızda her şey değiştiği gibi insanlara ulaşmanın yöntemi de değişmeye başladı. Özellikle 2010-2011’den sonra sosyal ve dijital mecralar hayatımıza daha çok girdi. Kendiniz için bir video çekiyorsunuz bu kalıcı oluyor ve insanlar onu istedikleri zaman izleyebiliyorlar. Bu çok kıymetli bir şey. YouTube çok başarılı projeler ve satın almalar yaparak kendisini güçlendirdi. Bu ifadeyi kullanmak doğru olmayabilir ama Türkiye’de radyonun sahaya inmesinde önemli katkıları olanlardan birisiyim. Van Depremi’nde eksi 14 dereceye ulaşan havalarda yayın yaparak oradaki atmosferi belki de Türkiye’ye ben ulaştırdım. Soma maden faciasında uzun bir süre yayın yaparak süreci birebir aktarmıştım. Fatih Terim’i Türkiye’de ilk kez bir radyo programına çıkardım ki bu bir spor radyosu değildi. Ancak bir müddet sonra gördüm ki yaptığımız bu işler radyoda yeterince duyulmuyor. Çünkü artık insanların odağı dijital iletişime kaymıştı. Ekibimizle bir toplantı yaparak bu işlerimi dijital ortamlara taşıma kararı aldık. Kısa, orta ve uzun vadeli planlar yaptık. İnsan önce en güçlü olduğu ve sürekli yapabileceği bir şey seçmeli. Olanlardan farklı bir yol izlemeli. Biz güçlü ve zayıf yönlerimizi belirledik. 3 aylık bir raporlama sonucunda kendimize bir format oluşturduk. Hayatımda iyi ki dediğim şeylerden birisi dijital platformlara geçmek” diye konuştu.
İnsanlar artık karşılıklı saygı istiyor
Dijital mecraların belirli ülkelere girdiklerini ve gerisini oradaki insanlara bıraktıklarını vurgulayan Metan, “İçerik üreticilerinin öncelikle ‘toplum neyi istiyor?’ sorusu üzerinde düşünmeleri lazım. Toplumda nasıl bir fark oluşturabileceklerini ve insanların bilincinde ne bırakmak istediklerini çalışmaları gerekiyor. Kendilerine yakın gördükleri bir format belirlemeliler. Kimisi kitap okur, kimisi tuval boyar, kimisi hikâye paylaşır. Sonrasında bunların sürdürülebilir kılınabileceği bir plan olmalı. Mesela ‘her haftanın şu gününde şu içerik üretici kesinlikle yeni videoyu yayınlamıştır’ diyebilmeli insanlar. Toplumda makul insan sayısı her geçen gün artıyor. ‘Ben vicdanlı, hakkaniyetli, karşılıklı saygının olduğu yerler istiyorum’ diyorlar. Toplumun her kesimine mesaj verebilen içerik üreticiler daha çok tercih ediliyor. Biz de siyasilerin ve gazetecilerin gerilim hattı üzerinde durduklarını hissettik. Onların rahatlayabileceği, dertleşebileceği ve sohbet edebileceği yayın konseptleri geliştirdik. Konsept konusu kişinin kendisinde bitiyor. En güçlü olunan yere odaklanmalı ve onun üzerinden devam edilmeli. YouTube’a çekilen içeriğin Tiktok’tan, Twitter’dan, Instagram’dan, Shorts’dan ve Facebook’tan da paylaşılması gerekiyor. Bunların hepsi farklı yaş gruplarındaki farklı eğilimli insanlara hitap ediyor. Hepsinin kırılımları ve kullanıcı alışkanlıkları çok farklı. Bu da insanlara daha çok ulaşımı sağlıyor. Artık içeriğin kullanıcıya ulaşması lazım. Kullanıcının içeriğe ulaşması değil. Bir de sokaklardan kopmamak gerekiyor. Sokaktan kopan insanların başarılı olma ihtimali yok” ifadelerini kullandı.