'İsrail Soykırımlarının Anatomisi' konulu söyleşiyle SUBÜ Konuşmaları’nın 80’inci konuşmacısı olan Mardin Artuklu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Rakipoğlu, “İsrail’in sistematik saldırıları, Filistin’in kültürel ve tarihi varlığını ortadan kaldırarak direnişi bastırmaya yönelik çok boyutlu bir soykırım yöntemi olarak öne çıkıyor” dedi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 80’inci konuşmacısı, 'İsrail Soykırımlarının Anatomisi' konulu söyleşiyle Mardin Artuklu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Rakipoğlu oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ İletişim Koordinatörlüğü’nden Öğretim Görevlisi Ömer Çiçek'in üstlendiği söyleşide; İsrail'in Gazze'deki soykırımının sağlık sistemi, eğitim, inanç, kültür ve medeniyet ile mahkûmlar üzerindeki boyutu ve İsrail'in teknoloji ve medya denemeleri üzerine konuşuldu. Programın tamamı üniversitenin YouTube kanalı SUBÜ Haber’den istenildiği zaman izlenebiliyor.
Çok boyutlu soykırım 100 yıldır sürüyor
İsrail’in Filistin’e yönelik soykırım politikalarının, yıllardır çeşitli boyutlarıyla devam ettiğini belirten Mardin Artuklu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Rakipoğlu “İsrail’in 2023 yılından bu yana Filistin üzerinde şiddetini arttırarak devam eden çok boyutlu soykırımı esasında 100 yıldır sürüyor. Filistinlilerin içerisinde topraklarını satmış küçük bir kesim olabilir. Ama asıl meseleyi Filistin’in işgal edilmesi ve Yahudi göçüyle Batılı aktörler tarafından Filistinlilerin topraklarının çalınması olarak okumak daha makul olur. Gazze'de özellikle sağlık, eğitim, inanç, kültür ve mahkûm hakları üzerinde süren baskılar; Filistin toplumunun temel yaşamsal alanlarına ve direniş sembollerine karşı sistematik bir yok etme planı şeklinde ilerliyor. Son saldırılarla birlikte ölenlerin sayısında hızlı bir artış görülmüş, sadece Gazze’ye yönelik yoğun bombardımanlarda binlerce çocuk, kadın ve yaşlı sivil şehit edilmiştir. İsrail’in askeri operasyonları sırasında büyük çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 43 binin üzerinde Filistinli hayatını kaybetmiştir” ifadelerini kullandı.
Toplumsal hafıza hedef alınıyor
Soykırımın en yıkıcı boyutlarından birinin eğitim ve kültürel alanlara yönelik saldırılar olduğunu kaydeden Rakipoğlu “Filistin kültürü ve dini mirası, İsrail'in sistematik saldırıları ile hedef alınırken, tarihi mekânlar ve arşivler yok edilmekte, toplumsal hafıza ortadan kaldırılmaktadır. Arkeolojik alanlar, camiler ve kiliseler gibi dini yapılar, Filistin’in kimliğini oluşturan değerler olarak saldırıların odağında yer alıyor. Bu kültürel soykırım; sadece binaların değil, Filistin’in ortak hafızasını oluşturan nesiller arası bağların da koparılmasını hedefliyor. İsrail’in eğitim sektörüne saldırıları, Filistin’in gelecek nesillerini eğitim hakkından mahrum bırakırken, aynı zamanda kültürel mirası da yok etmeyi amaçlıyor. İsrail’in bu sistematik saldırıları, Filistin’in kültürel ve tarihi varlığını ortadan kaldırarak direnişi bastırmaya yönelik çok boyutlu bir soykırım yöntemi olarak öne çıkıyor” dedi.
Bilgi akışı manipüle ediliyor
İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım sürecinde teknoloji ve medya araçlarının da kullanıldığına değinen Rakipoğlu “İsrail, Filistin halkı üzerinde denetim sağlamak için yapay zekâ ve gözetim sistemleri geliştirip kullanarak, sosyal medya ve dijital platformlarda Filistin yanlısı içerikleri engelliyor, bilgi akışını kendi lehine manipüle ediyor. Filistin, İsrail için bir gözetim ve yapay zekâ teknolojileri deneme alanına dönüştü. Filistin’de gazeteciler öldürülüyor veya yaralanıyor. Bu şekilde İsrail, Filistin halkının sesini kısarak Gazze’deki soykırımı uluslararası kamuoyundan gizlemeye çalışıyor” diye konuştu.