'Sivil İnisiyatif ve Gazze' konulu söyleşiyle SUBÜ Konuşmaları’nın 81’inci konuşmacısı olan Çevirmen Ayçin Kantoğlu, “Dünya tarihinde bu şekilde 24 saat kayıt altına alınmış bir soykırım görülmemiştir. Siyonizm bir insanlık düşmanlığıdır ve bununla mücadele edilmesi gerekir” dedi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 81’inci konuşmacısı, 'Sivil İnisiyatif ve Gazze' konulu söyleşiyle Çevirmen Ayçin Kantoğlu oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kenan Göçer’in üstlendiği söyleşide; sivil inisiyatifin ne olduğu, Gazze’deki soykırımda devlet yönetimi ve sivil inisiyatif ilişkisi ile gelecekte Türkiye'nin üstleneceği roller üzerine konuşuldu. Programın tamamı üniversitenin YouTube kanalı SUBÜ Haber’den istenildiği zaman izlenebiliyor.
Varoluş gayemizi hatırlamalıyız
İnisiyatifin öncecilik manasına geldiğini, Türkçede de inisiyatif almak ve inisiyatif kullanmak şeklinde kullanıldığını belirten Çevirmen Ayçin Kantoğlu, “Gücünüzü, kudretinizi, ehliyetinizi kullanmak şeklinde inisiyatif kelimesini açıklayabiliriz. Burada altı çizilmesi gereken asıl mesele irade beyanının siyasi, ideolojik herhangi bir angajmanın yükü altında değil, sivil bir çerçevede gerçekleşmesi. Sivillik kavramı altı çizilmesi gereken bir husustur. Türkiye’de bu kavramın eksikliğini çok hissediyoruz. Sivil toplum kuruluşlarımız toplumun bilinçlendirilmesi için çaba gösteriyorlar ancak dünyada yaşanan hadiseler o kadar çetin ki insanın mana dünyasını boğacak hale geldi. Bu durum, her yetişkinin vatandaşlık ve insanlık şuuruyla bu görülen çetin hâl karşısında bir vaziyet belirlemesini gerekli kıldı. Siyasi iklimin fazlaca kutuplaşması, taraflar arasında ve toplumda diyalog zeminlerinin erozyona uğraması, insani diyalogların bile manipülasyon, hakaret, kavga çerçevesinden uzaklaştırılamaması, sağlıklı iletişim tesis edilememesi gibi hususlar sebebiyle artık iyilik dahi siyasetin bir parçası haline geldi. İnsanın; varoluşunu bugüne kadar hep sınırlandıran, tespit eden, kendisiyle anlamlandırmaya çalışan her türlü damganın, yükün, ideolojinin pençesinden kurtarmak ve varoluş gayesini tekrar insana teslim etmek mecburiyeti var” ifadelerini kullandı.
Çocuklar bile isteye öldürülüyor
Çocukların hunharca, bile isteye, hedef gözeterek katledildiğini kaydeden Kantoğlu “Böyle bir dünyada yaşayan yetişkinler bu korkunç vaziyete çare olamayan, derman bulamayan ve yetişemeyen yetişkinlerdir. Yetişkinlik yetişmeyi gerektirir. Sonuçları itibariyle değerlendirdiğimizde yetişkin olmak, olgunlaşmak, mesuliyet taşımak bakımından maalesef hem Türkiye toplumunun hem de dünya genelinde insanlığın bir sıkıntılı hâl içerisinde olduğu muhakkaktır. Deniz kenarında çay içerken, plajda oynayan çocukların boğulduğunu görsek oturduğumuz yerde etrafa mı bakarız? Birbirimizle bu çocukların kim olduğunu, hangi dinden, hangi ırktan olduklarını veya isimlerinin ne olduğunu mu tartışırız? Anne babalarının nerede olduğunu mu sorgularız? Yoksa gayri ihtiyari elimizdekini bırakıp üstümüzle başımızla onları kurtarmak için o suya dalar mıyız? Aslında mevcut hâl budur. Karşımızda boğulan, soykırıma uğrayan bir topluluk var ve biz bunu izleyenler olarak ne yapacağımızı bilemeden, elimizi taşın altına koymadan, başka şeyleri suçlayarak devam edemeyiz. İsrail’in Gazze soykırımını 7 Ekim öncesine bakmadan ele aldığımızda yanılgıya düşer, İsrail’in mazlum ve Filistin’in saldırgan olduğu yanlışına varırız. Siyonist rejimin tüm dünyada yürüttüğü kara propagandayı anlamak için tarihi bilinç ile tüm geçmişe bakmalıyız. 100 yıla yakın bir süredir işgal altında olan bu insanlar büyük bir mezalimle yüzleştiler. 7 Ekim sonrası sadece bunun hızlandırılmış bir versiyonunu izledik. Dünya tarihinde bu şekilde 24 saat kayıt altına alınmış bir soykırım görülmemiştir. Siyonizm bir insanlık düşmanlığıdır ve bununla mücadele edilmesi gerekir” diye konuştu.