6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremlerinin yıl dönümü nedeniyle bir değerlendirmede bulunan SUBÜ DAMER Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Osman Kırtel, yıkımın en büyük sebebinin standartlara ve yönetmeliklere uygun olarak inşa edilmeyen yapılar olduğunu ifade etti ve depremlerle baş edebilmek için yapılması gereken en önemli şeyin konuya kriz yönetimi değil risk yönetimi açısından bakmak olduğunu söyledi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Deprem Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DAMER) Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Osman Kırtel, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremlerinin yıl dönümü nedeniyle bir değerlendirmede bulundu. Kırtel değerlendirmesinde; depremlerin özellikleri, bıraktıkları maddi ve manevi hasarlar, yıkımın temel sebepleri, Sakarya’da İl Risk Azaltma Planı doğrultusunda yürütülen çalışmalar ve bu çalışmalardan beklenen çıktılara ilişkin detaylara değindi.
Büyüklüğü 7’nin üzerinde 20 deprem
Türkiye’nin Anadolu plakası üzerinde sismik aktivitenin yoğun olduğu bir bölgede yer aldığını kaydeden DAMER Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Osman Kırtel, “Sadece son yüzyılda büyüklüğü 7’nin üzerinde toplam 20 deprem meydana geldi. Geçen süre zarfında can ve mal kaybına sebep olan 269 deprem oldu. Bir yıl önce 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.8 (Mw) büyüklüğündeki çok şiddetli deprem ve ardından meydana gelen bir dizi tetiklenmiş yıkıcı depremler; Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Şanlıurfa ve Elazığ olmak üzere toplamda 11 ilimizde büyük yıkımlara yol açtı. Depremden etkilenen bu iller, yaklaşık 14 milyonluk toplam nüfusları ile ülke nüfusunun yüzde 16,4’üne tekabül ediyorlar. Bölgedeki toplam bina sayısı ise yaklaşık 2,6 milyon” diye konuştu.
Çok segmentli yüzey kırığı oluştu
Doğu Anadolu Fay Zonu ile Ölü Deniz Fay Zonu’nun birleştiği üçlü eklem noktasına yakın bir alanda meydana gelen ilk depremin odak derinliğinin 8,6 km olduğu bilgisini paylaşan Kırtel, “Meydana gelen bu deprem sonrasında oluşan yer değiştirme miktarı yaklaşık olarak Doğu Anadolu Fay Zonu’nun Pazarcık Segmentinde 720 cm, Ölü Deniz Fay Zonu’nun Narlı Segmentinde ise 390 cm olarak ölçüldü. Bu deprem, Doğu Anadolu Fayı’nın da Kuzey Anadolu Fayı gibi çok segmentli yüzey kırığı oluşturan bir transform fay olduğunu ortaya koydu. İlk depremden yaklaşık 9 saat sonra merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7,6 (Mw) büyüklüğünde ve odak derinliği 7 km olan ikinci bir şiddetli deprem meydana geldi. Bu iki çok şiddetli depremin artçıları devam ederken 20 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Hatay’ın Yayladağı ilçesi olan 6,4 (Mw) büyüklüğünde tetiklenmiş bir deprem daha gerçekleşti.”
500 binin üzerinde bina yıkıldı
SUBÜ Arama Kurtarma Ekibi ve DAMER’in depremlerin hemen ardından bölgeye intikal ettiğini ve ilgili kuruluşlarla koordineli bir şekilde çalışmalara destek olduğunu belirten Kırtel, “Ayrıca geniş bir bölgede teknik inceleme de yaparak yıkılan ve ağır hasar alan yapıların hasar nedenleri ile birlikte detaylı bir rapor hazırladık ve bunu kamuoyu ile paylaştık. Bu deprem sonrasında da geçmiş diğer depremlerde olduğu gibi meydana gelen büyük yıkımın en önemli nedeninin standartlara ve yönetmeliklere uygun olmayarak inşa edilen yapılardaki proje, uygulama ve işçilik hataları olduğunu tespit ettik. Kahramanmaraş depremleri ile tarihimizin en büyük can ve mal kayıplarını yaşadık. Resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti ve 100 bini aşkın vatandaşımız yaralandı. Depremden etkilenen bölgelerde 500 binin üzerinde bina yıkıldı veya ağır hasar aldı. Ayrıca 130 bin civarında bina orta hasarlı duruma geldi. Yıkım ve hasarlar neticesinde 2 milyon 200 bin kişi için doğrudan barınma sorunu ortaya çıktı. Depremin yol açtığı doğrudan mali kaybın 100 milyar doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Büyük ölçekteki dolaylı ekonomik kayıpların yerine konması da uzun bir zaman alacak gibi görünüyor.”
Dirençli yerleşim alanları ve altyapılar
Kahramanmaraş depremlerinin ve sonrasında ortaya çıkan afet ölçeğinin baş etmesi mümkün olmayan ve sonuçları itibari ile de büyük yıkım ve toplumda travmalar bırakacak nitelikte olduğunu vurgulayan Kırtel, “Bu depremler, afet risklerine karşı dirençli yerleşim alanlarının ve alt yapılar kurulmasının önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Can kayıplarının yanı sıra ekonomik kayıplar da çok büyük ölçekte oldu. Yıkılan ve hasar gören şehirlerin tekrar deprem öncesi durumlarına gelebilmeleri için gerekli kaynakların yükleri de oldukça fazla. Bu nedenle afet risklerine karşı dirençli yaşam alanlarının ülke genelinde yaygınlaşması için çok boyutlu ve bütüncül bir yaklaşımla oluşturulan önlemlerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Depremlerle baş edebilmek için yapılması gereken en önemli şey, bu konuya kriz yönetimi açısından değil risk yönetimi açısından bakmak. Yani riski gerçekçi bir şekilde belirleyip gerekli risk azaltma çalışmalarını yapmalı ve bu riskin artmaması için önlemler almalıyız. Bu kapsamda ülkemizde 2022 yılı itibari ile 81 il için Risk Azaltma Planları (İRAP) hazırlandı” ifadelerini kullandı.
Yapı stoku dijital ortama aktarılacak
Sakarya için İRAP dokümanı deprem bölümünün AFAD koordinatörlüğünde ve SUBÜ DAMER ile diğer paydaşların da katkılarıyla hazırlanarak yürürlüğe girdiğini söyleyen Kırtel, “Depremler sonrası ortaya çıkan büyük can ve mal kayıplarının çoğunluğu yapısal hasarlardan meydana geliyor. Bu nedenle deprem kaynaklı risklerin belirlenmesinde deprem tehlike parametrelerinin doğru hesaplanmasının yanı sıra depreme maruz kalacak yapı stokunun karakteristiklerinin ve belirli yapısal davranış özelliklerinin de bilinmesi gerekiyor. Bu amaçla Sakarya İRAP dokümanının deprem bölümünün en önemli eylemi şehrin yapı stokunun belirlenmesi ve dijital ortama aktarılması olacak. Bu görev İRAP ile Sakarya Büyükşehir Belediyemize verildi. 2022 yılında Büyükşehir Belediyemizin Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı ile imzaladığımız protokolle bina envanter çalışmalarına ve bu eylemin tamamlanması için gereken çalışmalara destek verimeye başladık.”
300 bin binanın verisi sayısal ortamda
Büyükşehir Belediyesi ve AFAD İl Müdürlüğü’nün özverili çalışmaları ile Türkiye’de bir ilk olacak şekilde Sakarya’nın tüm yapı stokunun belirlenmesine ilişkin saha çalışmalarının neredeyse tamamlandığı bilgisini veren Kırtel, “Yaklaşık 300 bin binanın verisi sayısal ortama aktarıldı. Bir sonraki aşamada ‘hasar görebilirlik analizi ve raporlama’ süreci ile şehrimizde yapılacak herhangi bir iyileştirme, kentsel dönüşüm vb. çalışmalara altlık oluşturulacak. Herhangi bir risk derecelendirmesi olmadan yapılacak faaliyetler, risk azaltma faaliyetinden ziyade bir takım rant ve/veya inşaat faaliyeti olacaktır. Bu nedenle şehrimizde sorumlu tüm kurum ve kuruluşlardan bu çalışmaların tamamlanması için gerekli desteklerin verilmesini bekliyor ve talep ediyoruz. Yapılan araştırmalar deprem öncesi yapılacak 1 birimlik harcamanın deprem sonrası en az 7 birimlik harcamaya eşdeğer olduğunu gösteriyor. O yüzden bu tür çalışmalara yapılacak destekler herhangi bir maddi kayıp oluşturmayacağı gibi geleceğe çok büyük bir yatırım olacak. Can kayıplarını en aza indirecek. SUBÜ DAMER olarak şehrimizdeki deprem ile ilgili geçmişte yapılan tüm çalışmalara destek olduğumuz gibi gelecekte de bu desteklerimizi elimizden geldiğince sürdüreceğiz.”