Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesi’nden Nazile Akarsu’ya özel bir röportaj veren Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yurdanur Dikmen, Covid-19 salgınının sağlık sektöründen kaçışa neden olduğuna ilişkin yorumların aksine sağlık fakültelerine ilginin daha da attığını ifade etti.
Sağlığın hizmetlerinin önemi anlaşıldı
Tüm dünyayı etkileyen pandemi sürecinin, sağlık hizmetlerinin önemli bir değer olduğunu ve sağlıkta kalite kavramının önemini gösterdiğini vurgulayan Dikmen, “Şüphesiz ki sağlıkta kalitenin sağlanmasında en önemli bileşen ise nitelikli insan gücünün yetiştirilmesidir. Bu nedenle geleceğin sağlık profesyonellerinin, sadece teorik alanda değil, mesleğin niteliklerini kapsayan uzmanlık alanlarında da bilgi ve beceriyle donatılmış olması beklenmektedir” dedi.
İstihdam oranı yüksek
Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon ve Sağlık Yönetimi bölümlerinin bu yıl ilk kez öğrenci aldığını belirten Dikmen, “Türkiye'de sağlık eğitimi verilen bölümlerinin tercih edilme ve doluluk oranları istihdam imkânlarının yüksek olması nedeniyle her zaman yüksektir. Ancak pandemi dönemi sağlığın çok önemli bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha hatırlattı. Bu yıl sağlık fakültelerine olan ilgi ciddi şekilde arttı. Buna paralel olarak bizim üç bolümüzde de yüzde 100 doluluk oranına ulaşıldı. Bunun yanında yabancı uyruklu öğrenci kayıtları ile bölümlerimizde öğrenci sayıları 180'i buldu” ifadelerini kullandı.
Yeni bölümler yolda
Önümüzdeki dönemde fakülte bünyesinde dil ve konuşma terapisi bölümü açmak istediklerini aktaran Dikmen, “Bireyler doğuştan ya da sonradan yaşanan hastalık, travma vb. nedenlerle konuşma becerilerini kaybedebilir. Bu doğrultuda dil ve konuşma terapisi, özel gereksinimli bireylerin konuşma yetisinin geliştirilmesi açısından oldukça önemli bir bölüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorunu yaşayan bireyler genellikle İstanbul, ya da Ankara gibi şehirlere gitmek durumunda kalıyorlar. Bu anlamda dil ve konuşma terapisi bölümünün Sakarya'ya katkı sağlayacağını düşünüyorum. Rektörlüğümüzle birlikte bu bölümümüzü de aktif hale getirmeyi istiyoruz ancak bölümü aktif hale getirebilmek için akademik kadro yapılanmasını sağlamamız gerekiyor. Bunun yanında ülkemizde dil ve konuşma terapisi alanındaki akademisyen sayısı henüz yeterli seviyede değil” dedi.
Fizyoterapi ve rehabilitasyon merkezi açmak istiyoruz
Akyazı'da açmak istedikleri bölümlerden birinin de Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Merkezi olduğunu söyleyen Dikmen, “Bu alanda çalışmalarımız devam ediyor. Lokalde Sakarya'da, ulusal düzeyde ise ülkemizdeki hastaların ayaktan fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmeti almalarını sağlayacağız. Bu merkez termal su kaynakları ile fizyoterapi alanında önemli imkanlara sahip Akyazı'nın tedavi üssü olması için de çok büyük bir hizmet olacaktır” ifadelerini kullandı.
Eğitimcilere de önemli görevler düşüyor
Sağlık çalışanlarının çok önemli bir görevi üstlendiğini dile getiren Dikmen, “Bizler de eğitimci olarak onları nitelikli yetiştirmekle yükümlüyüz. Bu anlamda bizlere de çok fazla görev düşmektedir. Pandemi süreci bu alandaki eğitimcilere de kendilerini gözden geçirme fırsatı sağladı. Bu süreci karantina dönemi olarak kabul etmek yerine bu süreçte daha neler üretebiliriz, kendimizi nasıl yenileyebiliriz ve nasıl uyum sağlayabiliriz gibi konular üzerinde düşünmek gerekir. Mevcut duruma hızlı ve yenilikçi adımlar atarak, öğrenme sürecini devam ettirmek adına bu süreçte aktif olunması gerekir” diye konuştu.
Tüm dünya zorlandı
Salgının tüm dünyada sağlık sistemlerini zorladığını söyleyen Dekan Yurdanur Dikmen, "Ülkemiz göreceli olarak bu sürece daha hazırdı. Buna rağmen yine de yapmamız gereken şeyler var. Sahada çalışan meslektaşlarımız arasında Covid-19 pandemisine yakalanma oranı oldukça yüksek. Enfekte olan sağlık çalışanları sahadan geri çekilince diğer sağlık görevlilerine iki, üç kat iş gücü yüklenmiş oldu. Sağlık iş gücünün kayıp olması, hizmetin kesintiye uğramasına neden olmaktadır. Dolayısıyla bakanlığımızın yeni açmış olduğu kadrolarla göreve başlayacak sağlık çalışanlarının bu yükü azaltacağını düşünüyorum. Ayrıca sağlık kurumlarının sağlık çalışanlarına yönelik yapacağı her türlü iyileştirmenin, salgınla mücadele sürecinde elde edilebilecek kazanımları doğrudan olumlu etkisi olacaktır” dedi.
Sağlıkta şiddetin önüne geçilmeli
Son olarak sağlıkta şiddet konusundan bahseden Dikmen, "Türkiye'de, genel olarak toplumsal şiddetin, özel olarak da sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin arttığı gözlenmektedir. Sağlıkta şiddet maalesef ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum hizmet alanlar ve onların yakınları ve çalışanlar arasındaki iletişimi bozmakta ve sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunu azaltmaktadır. Şiddetin önlenmesi ile ilgili yapılan çalışmalarda, etkili sağlık kurumu yönetimi, şiddet konusunu ele alan korunma ve önleme araştırmalarının yapılması, riskli durumun önceden farkına varma ya da başa çıkma gibi sağlık personelinin şiddet konusunda eğitilmesi ile şiddet riskinin azaltılmasının mümkün olduğu belirtilmektedir. Şiddetle başa çıkmada, şiddet önleme programlarının etkin bir şekilde uygulanması ve çalışanların farkındalıklarının arttırılması önemlidir. Ayrıca ülkemizde Nisan ayında çıkan sağlıkta şiddet yasası ile şiddet uygulayan kişilere yönelik caydırıcı yaptırımların olması beklenmektedir. Bu önlemler sağlıkta şiddetin önüne geçilmesine katkı sağlayabilir" ifadelerini kullandı.