Ana içeriğe atla

SUBÜ Konuşmaları’nda 20. programın konuşmacısı olan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin,  dijital platformlarda parası veriliyor diye denetimsiz bir yayın yapılmasının mümkün olmadığını söyledi.

Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nda 20. Programın konuşmacısı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin oldu. Sakarya Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen ‘Yayıncılıkta Özgürlük ve Sorumluluk’ başlıklı söyleşinin moderatörlüğünü SUBÜ Sakarya Meslek Yüksekokulu Gazetecilik ve Habercilik Bölümü Başkanı Öğr. Gör. Zülfikar Özçelik üstlendi. SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Musa Zor, Sanayi ve Teknoloji Eski Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Ali Çelik ve çok sayıda öğrencinin yer aldığı söyleşide RTÜK’ün yapısı ve karar alma mekanizmasına ilişkin bilgiler paylaşan Şahin, denetleme rollerinin önemini örneklerle açıklarken öğrencilerden gelen soruları da cevapladı. Söyleşi sonunda RTÜK Başkanı Şahin’e günün anısına çiçek ve hediye takdim edildi.

İnceleme bir ceza değildir
2017'de çıkan kanun ve yönetmeliklerden sonra dijital alanı da denetleyip düzenlediklerini söyleyen RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Kurulumuzun canı istediği zaman ceza yazan bir kurum değil. Bir program, çok da izlendiği söylenen bir program; ben hiç izlemedim. Arkadaşlarımız takip ediyormuş, uyarmışlar 3-4 kere. Bir programla ilgili bir yazarımızın atmış olduğu tweet üzerinden çıkan tartışmalarla konu önümüze geldi. RTÜK olarak canımız sıkıldığı zaman, önümüze geldiği gibi mesaj verip atmıyoruz. Ne zaman ki bir hareketlenme oluyor, halkımızın tepkileri çoğalıyor ve bize de 'Ne yapılıyor bu konuda?' denildiği zaman belki devreye giriyoruz. Biz de daha öncelerde yaptığımız gibi, bir sürü kanal ve programda olduğu gibi 'İnceleme başlattık.' dedik. İnceleme başlatılması o program ve platforma ceza anlamına gelmez. İnceleme başlatılması, o konuya RTÜK bakıyor anlamına gelir" diye konuştu.

Dijital platformların gelmesini sağladık
RTÜK'ün dijital ortamlardaki yayınları engellemediğini belirten Şahin, şöyle devam etti, "Biz Netflix, Spotify, Amazon Prime’ın da Türkiye’ye gelmesi için çok büyük çaba harcadık. Engellenmesini isteseydik lisans almalarına müsaade etmezdik. Gelmeleri için her türlü fedakârlığı yaptık. Devlet büyüklerimizin çok büyük katkıları oldu. Biz de yöneticiler olarak bunların gelmelerini sağladık. 'Para verdiğim bir platformda nasıl beni denetlersin ya da nasıl engellersin?' diye düşünülüyor. Dijital platformlarla şifresiz, normal basınca açılan ekranın denetimi farklı, onlara verilen cezalar ile bunlara verilecek cezalar da farklı. Bu mecraların 'Parasını veriyoruz' diye denetimden habersiz bir şekilde yayınlanması mümkün değil.”

Demokratik bir yapımız var
Uygulamalarındaki demokratik yapının ne Almanya'da ne Fransa'da ne İngiltere'de olduğunu kaydeden Şahin, “Rusya'da, Çin'de hiç yok. İngiltere'de Kraliçe veya Kraliyet ailesinin aleyhine yorum yapan bir kişi BBC'ye çıkamaz. Başka kanalda da çıkamaz. Almanya'da bir genç, sosyal mecra üzerinden bir paylaşımda anayasal kurumlarına karşı bir suç işliyorsa parasal ceza 57 bin avrodan başlıyor, direkt hapisle de cezalandırabiliyorlar. Onun ötesinde Twitter, Instagram veya Facebook; o kişinin ev adresine, telefon ve kimlik numarasına kadar vermekle yükümlüdür. Oranın RTÜK'ü olan OFCOM'un verdiği kararların aleyhine konuşamazsınız."

Dijital medya okuryazarlığı önemli
Salonda bulunan üniversite öğrencilerine tavsiyelerde bulunan Şahin, olaylara tek taraflı bakılmamasını önerdi. Şahin, olayların farklı boyutlarının olabileceğine dikkati çekerek, "Bugün dezenformasyondan, yalan haberden bahsediyoruz. Aslı astarı olmayan gerçeklikten bahsediyoruz. Böyle bir çağda yaşarken sizlerin daha uyanık olması, olaylara bakarken farklı pencerelerden bakabilmesi lazım. Bunu siyasal açıdan değil, her açıdan söylüyorum. Dijital okuryazarlığa da çok önem veriyoruz. Medya okunacak bir araçtır. RTÜK olarak dijital medya okuryazarlığının Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerimizle anlaşmalı olarak yaygınlaştırılması için elimizden geleni yapıyoruz. İnşallah dijital medya okuryazarlığının üniversitelere seçmeli ders olarak konulması yönünde görüşmelerimiz devam ediyor. Yurt dışındaki Türk çocuklarına, Türk ailelerine dijital medya okuryazarlığıyla ilgili olarak Yunus Emre Ensitüsü ile bir program kapsamında da ders vermeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Medya kendini güvenilir kılmalı
RTÜK’ün gençlerin de takip ettiği önemli bir kurum olduğunu belirten söyleşinin moderatörü Öğr. Gör. Zülfikar Özçelik, “Demokratik toplum düzeninin olmazsa olmaz saç ayaklarından biri de elbette medyadır. Kişilerin ifade özgürlüğünün gerçekleşmesine ve kamuoyunun şekillenmesine zemin hazırlayan medyanın özgür ve aynı zamanda sorumluluk sahibi olması önemlidir. Basın özgürdür, sansür edilemez; ancak bu özgürlük temelde halk adına ve kamu menfaatinin gözetilmesi amacıyla verilmiştir. Medya, gücünü sorumluluk bilinciyle ve kamu yararı gözeterek kullanmak mecburiyetindedir. Aksi takdirde bu güç, iyi niyetli olmayan kişilerin elinde büyük bir tehlikeye dönüşebilmektedir. Medya işletmeleri, basın özgürlüğünün arkasına saklanıp, ekonomik veya siyasi rant sağlama amacıyla toplumu manipüle etmemelidir.  Bazı yayın organlarının işlevlerini yerine getirmek yerine ticari veya ideolojik işletmeler haline dönüşmesi kaygı vericidir. Bu kapsamda gerek kanunlarımız gerekse de RTÜK’ün varlığı ve etkinliği toplumu koruyucu bir sigorta özelliği taşımaktadır. Ancak her şeyi devletten beklememek de demokratik toplumların bir özelliğidir. O nedenle medyanın yasal yaptırımlara maruz kalmadan bir otokontrol sistemiyle kendi kendini kontrol etmesi ve belirlenen ilkelere uygunluğu ile topluma faydalı ve toplumun güvendiği işletmeler haline dönüşmesi gerekmektedir.  Bu çerçevede medyada Ombudsmanlık sisteminin daha etkin hale getirilmesini umut ediyorum.”